“Uzun ince bir yoldayım” sizde önce Aşık Veysel’in en ünlü türküsünü mü anımsatıyor yoksa İncil’in Matta 7. bölümüdeki imalı sözleri mi?
Büyük olasılıkla Aşık Veysel’i türküsünü zira müzik genelde akılda daha iyi kalıyor.
Bu aralar bu sözler sanki daha gerçek zira Covid ile yol daha bir daraldı. Daha bir sıkıştırıldık, oynama payımız azaldı, daha dikkatli olmamız gerekti. Türküdeki bu sözlerin ardından gelen “gidiyorum gündüz gece” sözleri duygularımızı daha da bir yansıtıyor. Bazen tek yapabildiğimiz bu, adım adım, gündüz gece, gece gündüz yürümek. Bazen başımız dik ileri bakarak, bazen ise başımız önümüze eğik şaşkın ve yorgun.
Peki, İncil’de Matta 7. bölümde kastettiği ince, dar ve çetin yol, dar kapı bu mu? “Dar kapıdan girin. Çünkü yıkıma götüren kapı geniş ve yol enlidir. Bu kapıdan girenler çoktur. Oysa yaşama götüren kapı dar, yol da çetindir. Bu yolu bulanlar azdır.” Matta 7:13-14
Çoğu kez Kutsal Kitap’ı okuma tarzımızda bir kaç ayeti kendi başına alma hatası yapıyoruz. Halbuki aldığımız ayetlerin önünden ve arkasında gelen ayetler ve bağlantılar var. Resmi, anlatımı, konuyu, durumu açıklamaya yardımcı olan, tamamlayan diğer ayetler. Bir benzetme gerekirse bir çiftlik gösteren bir tablonun köşesindeki kediye bakıp ‘bu tablo kediler hakkında’ demiyoruz.
İsa’nın Matta 7’deki sözleri, Matta 5’de başlayan “Dağdaki Vaaz” diye adlandırdığımız muhteşem bölümün bir parçası, son kısımları. Matta 5 “İsa kalabalıkları görünce dağa çıktı. Oturunca öğrencileri yanına geldi. İsa konuşmaya başlayıp onlara şunları öğretti:” sözleri ile başlar, Matta 7 de “İsa konuşmasını bitirince, halk Onun öğretişine şaşıp kaldı. Çünkü onlara kendi din bilginleri gibi değil, yetkili biri gibi öğretiyordu” ile biter. Şaşıp kaldılar zira gerçekten yetkiliydi. Bu İsa, Yuhanna 10:9’da “Kapı Benim” diyendi.
Binlerce kapı yok, ne de çok geniş bir han kapısı. Nitekim “Kapı Benim” beyanı ardından İsa’nın “Bir kimse benim aracılığımla içeri girerse kurtulur” sözleri geliyor. Dünyamızda bir çok kapılar yaratıldı, binlercesi. Bazıları insanlarca ilah ilan edilen putlar, bazıları putlaştırılan tutkular.
Genelde insanlara tek bir kapı ters gelse de İsa “Kapı Benim” derken gayet net. “Kapılardan biri benim” demiyor! Kapı dar olunca içeriye çaktırmadan sızma şansı da yok! Her koyun, her insan bilinerek, izlenerek, bilinçli olarak ele alınıyor. Yargının bir yerde olduğu gibi, merhamet ve kurtuluşun da bir yerde olması son derece normal, mantıklı.
Kapının dar olduğunu diyelim anladık. Peki yol neden ince, neden dar, neden çetin? (“Yol dar yazmıyor” diyenler çıkabilir, kapı dar ve yıkıma götüren yol enli ise çıkan mantığı artık siz yürütün. Ayrıca bazı çevirilerde ‘çetin’ sözcüğü yerine ‘dar’ sözcüğü bulunmaktadır.)
Tanrı’nın sevgisi ve lütfu bunca geniş ve büyükse (Efes. 3:18) yol nasıl ince oluyor? Tam anladığımı iddia edemem ama belki şöyle bakabiliriz: Kutsal Kitap bir şeyin doğru ya da yanlış olmasına çeşitli gözlerden değil tek bir gözden bakmamızı bekliyor. Tanrı’nın gözünden. Nitekim Rab Yeşaya 55:8’de “Çünkü benim düşüncelerim sizin düşünceleriniz değil, sizin yollarınız benim yollarım değil” diyor. Işık, adalet ve doğruluk Tanrı’dan geliyorsa, yol O’nun yolu olarak daralıyor. İsa sırf “kapı benim” demedi, “yol benim” de dedi (Yuhanna 14:6).
Örneğin bir kişiyi çok çeşitli yoldan öldürebilirsiniz ama buna karşın doğruluk içeren tek bir emir var: “öldürmeyeceksin”. Binbir yalan ve sahtekarlık yolu vardır, yani bunların yolu çok geniş ama tek adil olan bir şey var: “yalan şahitlik yapmayacaksın”. Yol ne çok ne de geniş.
Yolun uzunluğu hayatımızın uzunluğu kadar ve inanın yaş ilerleyince ‘çok uzundu’ gibi gelmiyor. İnce, dar, çetin olmasına gelince bu bizi her kafanın, her sahte ilahçığın, iblisin trafik kargaşasından koruyor ve bizleri yeni bir anlayışta yürümeye yöneltiyor.
İsa’yı izleyenler için “uzun ve ince bir yoldayım” Aşık Veysel’in vurgusu gibi şaşkın ve hüzünlü bir yol değil (arada bir şaşkınlık ve hüzün yaşasak ta).