“BANA BAK İMAN, DEĞERLERİME DOKUNMA”

Pek doğrudan deneyimim olamasa da sonuçta bilinen bir şey ki, bir bayan kuaföre ve/ya güzellik salonuna gitti mi saçlarını yaptırmak ya da makyaj, manikür, pedikür vb.  (en azından terimleri biliyorum 😉 ) yaptırmak için gitmiştir. Görevli “ne yapmamı istersiniz” diye sorduğunda kimse “hiçbir şey, bana dokunma” demez herhalde. Bir değişim yaşamak, oradan bir şekilde farklı çıkmak için girmiştir oraya değil mi?  

Peki insanlar “İsa’ya iman ediyorum, İsa’yı izlemeyi seçiyorum” derken, bazıları değerlerinin değişmesi gerektiğini neden beklemiyor, neden istemiyor? 

Kuaföre girip “dokunma bana” demekten farkı ne? Hadi belki kuaföre böyle bir şey bile denilebilinir. Belki kişi “sadece sohbete geldim” diyebilir, ama her zaman sohbet için de gelinmeyeceğini bilir. Benzetmeyi fazla zorlamayalım çünkü sonuçta kuaför salonu, büyük olasılıkla tekrar eski haline dönecek dış görüntü ile ilgili. 

Sanırım benzetmeyle varmak istediğim noktayı anlamışsınızdır: “İnsanlar dış görüntü için değişim beklerken iç değişim için bir değişiklik neden beklemez, istemez, kabul etmez?”

İmanı çarpık mı anlıyorsun acaba?

Hiç farkettiniz mi bazı kişiler “iman ediyorum” dese de değerleri sanki değişmiyor. İsa’dan merhamet istiyorlar ama kendileri başkalarına pek merhamet etmek istemiyorlar. Bağışlanmak istiyorlar ama bağışlamaktan kaçıyorlar. Adalet istiyorlar ama kendilerinin adil davranıp davranmadıklarını sorgulamıyorlar. Kendilerine dürüst davranılmasını istiyorlar ama çok kez gizli saklılar, yarım doğrular ve yalanlar ardında saklanıyorlar. İsa’nın onların borçlarını ödemesinden çok hoşnutlar ama kendilerinin başkalarına olan borçlarını ödeme gereği fikri zerre hoş gelmiyor. Yıllar içinde bu sonuncu örneği, yani insanların borç diye aldıklarını geri ödememek hatta adını bile ağızlarına almama durumununun kilise içinde, kilise dışındaki kadar yaygın olduğunu üzülerek çok gördüm. 

Kısacası “hep bana” da takılıp kalınıyor. Karanlıkta ilerleyen bir grup insan tökezleyip dururken elinde fener olan insanın sadece kendi adımlarına ışık tutması gibi. Halbuki Rab’bin Matta 5:16’da ki şu sözlerini anlamak zor olmasa gerek “Sizin ışığınız insanların önünde öyle parlasın ki, iyi işlerinizi görerek göklerdeki Babanızı yüceltsinler!”

Bunu düşünmemiz gerek: Neden eski değerlere takılıp kalıyoruz? 

Bu sizin için de geçerli mi? Peki neden? 

Buyurun düşünün. Rab’be sorun. Tutumlarınızı, tavırlarınızı, borçlarınızı gözden geçirin. Rab’den yardım isteyip bu kuaförden makyajdan öte göksel cerrahi ile güzelleşmiş bir yüreğin değerleri ile çıkalım.