Sevgi – evet yine oradayız 😉 – deyince bir kavram, elle tutulmaz bir duygu, bir hayal, bir aşk masalı gibi geliyor insanlara. Ama aslında bir eylem, hatta bir çok eylem. Şarkılardaki gibi “seni uzaktan sevmek” ya da “hadi sev beni, sev beni, sev beni” değil! Çok güzel duygular coşkular içerse de Hollywood değil, Arabesk değil. Sevgi eylemlerden oluşur, eylem doludur.
Nitekim iki önceki paylaşımda (“Aslında Söylenecek Çok Şey Yokmuş”) değindiğimiz 1. Korintliler 13 sevgiyi bir çok eylem ve bilgiden üstün kılarak başlasa da, bu sözlerin hemen ardından 4. ayetten itibaren sevginin o ünlü pratik eylemlerini listeliyor – sabır, şefkat vs..
İnsanoğlu ilişki için yaratıldığı an eylem için de yaratılmış oldu. Zira ilişki eylemsiz olamaz. İster bu bir söz olsun, ister bir gülümseme, bir kucaklaşma, bir yemek yapma, birlikte yürüme vs. vs.. Üstelik bu ilişkilerimiz sırf insanlarla değil, toprakla, doğa ile. Yaratılış kitabında ilk başta, her şey ‘çok iyi’ iken, insanın içinde yaşadığı bahçe ve hatta tüm yaratılış yönetmesi ve işlemesi için ona verildi (Yaratılış 1:26-31; 2:15). Yani en baştan yapacak çok şey var.
İnsanlar (ve dinler) genelde birbirini ve başarıları eylemleri ile tarttığı için, İsevi öğretişlerimizde kurtuluşun eylemlerimizle değil Tanrı’nın lütfu ile geldiğini vurgulamaya yoğun bir çaba vardır. Bu öğretişe harcanan haklı vurgu, öbür taraftan çok kez yaptıklarımızı geri plana atma tehlikesini yaratır. Halbuki eylemler imanın göstergesidir, önemsiz değildirler.
Yakup 2. bölümde ele alınan ve bir karmaşa gibi görünen, ‘imanla aklanma – eylemsiz iman – imanla eylem’ terimleri aslında o denli karmaşık değildir. Yakup 2:18’de dediği gibi “Hadi bakalım (bu benden) eylemlerin olmadan sen bana imanını göster!” Eminim şu tür sözleri bir çok kez duymuşsunuzdur: “ben Rabbi çok seviyorum”, “kardeşler sizi çok seviyorum”. Güzel iddia, büyük iddia. Eh hadi bakalım eylemlerini görüp seninle sevinip seni örnek almayı ümitle bekliyoruz!
Malum laf salatası bol bir ülkede, bir dünyadayız. Çok kez de bir şeyler yapmamak için bir sürü bahanemiz oluyor: “zamanım yok, param yok, benim derdim bana yeter, içine kapanık insanım, kendime güvenmiyorum, başkalarına güvenmiyorum, görevli olanlar yapsın; ve en dürüstü – canım istemiyor!”
Tüm bunlara ilaç bir çok ayet verebilirim, ama eminim siz de bunları biliyor ya da bulabilirsiniz. Kısacası:
“Uyanık kalın, imanda dimdik durun, mert ve güçlü olun. Her şeyi sevgiyle YAPIN (eylem).” (1. Kor.16:13-14)
Yapacak, yapabilecek çok şey var, her gün, her konumda. Rahibe Teresa’nın sevdiğim güzel bir sözü ile bitirelim:
“Hepimiz büyük işler yapamayız ama hepimiz büyük sevgiyle küçük işler yapabiliriz.”