GÖZLERİMİ DAĞLARA KALDIRIYORUM

Yılını hatırlamıyorum ama Fransa’nın doğusunda Alpler’e yakın bir yerde kalıyorduk. Arabayla bir kaç yeri ziyaretten sonra bir yamaçtaki park alanına girdik, 200m kadar ağaçlıklar arasında yürüdük. Ağaçlar aralandı ve aniden karşımızdan Alp dağlarının bir bölümü inanılmaz ihtişamları ile önümüzdeydi. Dura kaldım, boğazım düğümlendi, gözlerimden bir kaç damla süzüldü. Utandım ve özür diledim. Günlerdir ne olduklarını bile hatırlamadığım bir şeyler için Tanrı’ya yakınıyor, O’na akıl veriyordum. Karşıma çıkan inanılmaz görkem ve güzellik beni yerime koymuştu. Utandım, özür diledim ve sonra tüm bunları yaratanın Tanrım ve Babam olduğu için şükrettim. Hayranlığın getirdiği ağırlıkla sakinleşmiş olan bir yürekle bakakaldım.

O günden değil ama yine de Alpler – başka bir zaman, başka bir yer.

Gözlerimi ayaklarımın dibinden dağlara, denizlere, yıldızlar, ağaçlara, çiçeklere, hayvanlara, böceklere, tüm yaratılışa kaldırdığımda yardımımın nereden geldiğini hatırlıyor, görüyorum (Mezmur 121). Ümidim tazeleniyor. Tüm bu akıl almaz muhteşemliği var eden, bir ot yaprağını bile yaratamayan bana, bize armağan ediyorsa, bizimle paylaşıyorsa bir değerimiz, bir amacımız ve bir ümidimiz var.

Bizleri boğan şehirlerde bile gözlerimizi kaldıracak noktalar var. Size Rabbi hatırlatacak ‘dağları’ bulun, ihtiyacınız olacaktır.