TANRI’YI SEVMEK NEYE BENZİYOR? – 1

1. Yuhanna 4:20-21 “Tanrıyı seviyorum” deyip de kardeşinden nefret eden yalancıdır. Çünkü gördüğü kardeşini sevmeyen, görmediği Tanrıyı sevemez. “Tanrı’yı seven kardeşini de sevsin” diyen buyruğu Mesih’ten aldık.

1. Yuhanna 5:1-3  “İsanın Mesih olduğuna inanan herkes Tanrıdan doğmuştur. Babayı seven Ondan doğmuş olanı da sever. Tanrıyı sevip buyruklarını yerine getirmekle, Tanrının çocuklarını sevdiğimizi anlarız. Tanrıyı sevmek Onun buyruklarını yerine getirmek demektir. Onun buyrukları da ağır değildir.”

Hah şimdi ayvayı yedik!  Tanrı’yı sevmek dönüp dolaşıp insan ilişkilerimize dönüyor gibi.

İyi de sanırım hepimizin sorunu insanlar zaten. Gözetmenlik yaparken bana “kilise nasıl?” diye sorduklarında bazen sözde şaka ile “insanlar olmasa çok iyi” diye yanıt verirdim – ve tabii sonra tövbe etmek zorunda kalırdım 😉 . Bizleri yoran, yıpratan, bezdiren, öfkelendiren, kıran, yaralayan neredeyse hep insanlar değil mi? Bu ‘sevmek işi’ imkansız gözüküyor.

Peki önce iman kardeşlerimi/komşumu/insanları mı sevmem gerek yoksa önce Tanrı’yı mı? Yani komşumu sevdiğimi eylemlerle kanıtladıktan sonra mı Tanrı’yı sevmeye geçebilirim? Bu “önce tavuk sonra yumurta mı, yoksa önce yumurta sonra tavuk mu gelir” gibi bir çıkmaza benziyor. Ama sanırım değil.

Yukarıdaki vb. bir çok ayetin bize esasen söylediği sanırım şu: 

“İnsanlara yaklaşımın, davranışın, senin Tanrı’ya sevginin yansımasıdır.”  

İkisi aslında birlikte işliyor, ayrı değil zira sonuçta yüreklerimizi yansıtıyor. Tanrı’yı sevmek (ıssız bir adada tek insan değilseniz) köşenize çekilip sırf kitap okuyup dua etmekle olmuyor (bunlar ne denli iyi ve gerekli olsa da).

“İnsanları sevmek yürek ister, yürek de insanları sevebilmek için Tanrı’yı ister.”  

İşin güzel tarafı Tanrı yüreklerimizde yer almayı sevinçle arzuluyor, nitekim Kutsal Ruh’unu bizlerle bunun için paylaşıyor. 

Yani ayvayı yemedik! 

Tanrı’yı sevebilirim, somut bir ümidim var çünkü Tanrı bu sevgi için gerekli olanları bana sağlıyor. İstek ve işbirliği kısmı ise bana kalıyor – her gün, her ay, her yıl.