Bir önceki paylaşımda değindiğim 1. Yuhanna 5: 2-3 ayetlerinde şu yazılıydı: “Tanrıyı sevip buyruklarını yerine getirmekle, Tanrının çocuklarını sevdiğimizi anlarız. Tanrıyı sevmek Onun buyruklarını yerine getirmek demektir. Onun buyrukları da ağır değildir.”
Bunun ardından gelen doğal soru (ister gerçekten bilmek için, ister konuyu yokuşa sürmek için olsun) “O’nun buyrukları ne?” oluyor.
Burada ‘on-emir’e dönebilir ya da tüm Kutsal Kitabı tarayıp uzun bir liste çıkarabiliriz isterseniz…..
Ama işin zor tarafı hayatta her şey siyah beyaz değil, hatta belki çoğu değildir. Her şeyi ‘siyah-beyaz’ iddia eden dini yasacılar bile gri alanları çözmek için rafları yasaları ve yasakları yorumlamak için kitaplarla dolduruyorlar. Hayatta karşılaştığımız durumlar çok kez karmaşıktır ve bu nedenle de “kaş yapalım derken göz çıkarma” olasıları ile hep karşı karşıya kalıyoruz. Sürekli neyin ne olduğunu ayırt etmeye ihtiyacımız oluyor.
Nitekim “O’nun buyrukları ne?” sorusu bizi Blog’un anasayfasındaki ayete geri götürüyor: “Bu çağın gidişine uymayın; bunun yerine, Tanrının iyi, beğenilir ve yetkin isteğinin ne olduğunu ayırt edebilmek için düşüncenizin yenilenmesiyle değişin.” (Rom. 12:2)
Doğal insan ve içinde yaşadığımız toplumlar bizleri belli şekillerde düşünmeye kilitlemiş durumda (tabii bunda dünyada egemen olan ruhsal güçlerin payı büyük). Bu düşüncelerimiz için de Tanrı açıkça “Benim düşüncelerim sizin düşünceleriniz değil” diyor (Yeşaya 55:8).
Sonuç: Büyük olasılıkla bu çağın, dünyanın gidişinden, adaletsizlik ve kötülüklerinden hoşnut değilsiniz. İmanınızın nedenlerinden biri belki budur. Tüm bunlara karşı çözümün Rab’de, çarmıhında olduğunu gördünüz, iman ettiniz. Haklısınız da.
AMA iman, bizim halk usulü ‘doktor bey bir iğne yap hepsi geçsin’ değildir. Ne de ‘ay ne hoş iman ettim, hadi hayırlısı’ ile bitmiyor! Tam tersine başlıyor.
‘İsa Mesih’e iman ettim’ diyorsak o eski düşüncelerimizin, hayata, insanlara bakışımızın yenilenmesi, değişmesi gerek; zira artık Tanrı’nın iyi, beğenilir ve yetkin isteğinin ne olduğunu ayırt edebilmeye ihtiyacımız var.
Tanrı’yı sevmek sizin düşüncelerinizde değişmenizle bağlantılıdır (ve dolayısıyla da eylemlerinizin değişmesiyle).