Bir kilisede yüksek okul sınavlarına girmiş olan bir genç ile konuşuyordum. Hedeflediği yerleri maalesef kazanamayan genç, “Rab oraları kazanmamı istemedi” diye ruhsal kasap edasıyla kesip attı. Bu gerçek miydi? Belki haklıydı ama tabii yeterince çalışmadığı ya da sınav tekniği zayıf olduğu için; ya da kapasitesi veya aldığı eğitim bu yerler için yeterli olmadığı için kazanamamış olması daha yüksek olasılıklardı.
“Rab istedi”, “Tanrı izin verdi/vermedi”, “Her şey Tanrı’nın kontrolünde”. Bu sözleri çok işitmiş, çok okumuşuzdur. Her söylenip yazıldığında doğru mu bunlar? Dünyada ve sizin hayatınızda HER olup biten Tanrı’nın kararı mı? Lütfen okumaya devam etmeden biraz düşünün. Bu konuda düşünceniz ne?
Evet diyorsanız her güzel şey ile birlikte her savaş, her bebeğin ölümü, her sahtekarlık, her kötülük, her tecavüz, her aile trajedisi, zenginin zengin olması, yoksulun aç gezmesi, sizin hayatınızda iyi veya kötü her olup biten Tanrı’nın isteğidir diyorsunuz. Yani ‘kör kader’ anlayışına teslim olmuş, üstelik bunu Kutsal Kitap ile bağdaştırmışsınız. Nasıl yaptıysanız!?
Ama böyle düşünüyorsanız bu sırf sizin kabahatiniz değil, zira kiliselerde, yazılanlarda bazı önder veya ‘olgun’ kişilerin sözleri ve yaklaşımlarında da bunu ya da benzeri şeyler buldunuz. Gerçeği sorgulamadan baştan savıp kesip atmaları. Eh sonuçta sorgulamaya izin vermeyen ve sorgulamaktan korkup kaçan bir toplumdan geliyoruz. Sorgulamak sorumluluk getirebilir, ya da “bilmiyorum” demekten çekindiğimiz alçakgönüllülüğü gerektirebilir.
Bilmiyoruz kardeşim, bilmiyoruz. Her olayın, her yaşanın nedenlerini bilmiyoruz. Bazılar bariz. Örneğin ‘içimi temizler’ diye çamaşır suyu içip hastanelik olursam bu benim akılsızlığım, Tanrı’nın uyarlaması değil. Ama bir çok şeyin tüm nedenlerini tam bilmiyoruz, perde arkasını bilemiyoruz. Perde arkasında erişemediğimiz, kavrayamadığımız ruhsal gerçekler de var.
Özgür irademiz olduğunu, bizim kararlarımız ve akibetlerini şimdilik bir kenara bırakalım. (Tabii bu arada her şey Tanrı’nın isteği ise özgür irade kavramı olabilir mi o da başka). Kutsal Kitap’da her şeyin Tanrı’nın isteği ve elinde olmadığını gösteren bir çok olay, bir çok ayet var. En sonda Tanrı’nın isteği, çözümü gerçekleşmeyecek demiyorum, bu anlamda Tanrı kadirdir. Ancak bu dünyada bu yapıda başka yetkili ve etkin güçler var. Başta da İblis, onun güçleri ve insanoğlu, bizler.
Konumuzla ilgili bir çok ayetten bir kaçına kısaca bakalım:
Luka 13:34 “Yeruşalim! Tavuğun civcivlerini kanatları altına topladığı gibi ben de kaç kez senin çocuklarını toplamak istedim, ama siz istemediniz.” Yeruşalim(Kudüs) halkı istemediği için Tanrı yapmak istediğini yapamadığını söylüyor. Bu denli açık.
Yuhanna 14:30“Çünkü bu dünyanın egemeni geliyor. Onun benim üzerimde hiçbir yetkisi yoktur.” İsa üzerinde yetkisi yoktur ama demek dünya egemeni olarak dünya üzerinde yetkisi vardır!
Yakup 4:17 “Bu nedenle, yapılması gereken iyi şeyi bilip de yapmayan, günah işlemiş olur.” Yani Tanrı’nın gözünde yapılmaması ya da ihmal edilmemesi gereken şeyler var. O zaman Tanrı’nın her olup bitene ortak olduğunu nasıl düşünebiliriz?
Efes 6:11-12 “İblisin hilelerine karşı durabilmek için Tanrının sağladığı bütün silahları kuşanın. Çünkü savaşımız insanlara karşı değil, yönetimlere, hükümranlıklara, bu karanlık dünyanın güçlerine, kötülüğün göksel yerlerdeki ruhsal ordularına karşıdır.” İblis, bizim savunma yapmamızı gerektiren bir şeyler yapabiliyorsa demek ki dünyadaki her olay Tanrı’nın isteği, yaptığı değildir.
Mezmur 10:11-18 “Kötü insan içinden, ‘Tanrı unuttu’ der, ‘Örttü yüzünü, asla göremez.’ Kalk, ya RAB, kaldır elini, ey Tanrı! Mazlumları unutma!” (Gerisini siz bulup okuyun lütfen). Eğer her şey Tanrı’nın yaptığıysa, veya her işe karışıyorsa neden “kalk, mazlumları unutma” diye haykırırız.
Luka 4’de İsa’nın çölde denenmesi var ve ikinci denenmede şu sözler geçer (ay. 5-7) “İblis İsa’yı yükseklere çıkararak bir anda O’na dünyanın bütün ülkelerini gösterdi. O’na, ‘Bütün bunların yönetimini ve zenginliğini sana vereceğim’ dedi. ‘Bunlar bana teslim edildi, ben de dilediğim kişiye veririm. Bana taparsan, hepsi senin olacak.’”
İsa İblis’e “yalancı böyle bir yetkin yok” filan demedi, “Tanrın Rab’be tapacaksın” diye yanıt verdi. İblis’in yeryüzünde yetkisinin farkındaydı. Yani İblis, özellikle de insanın işbirliği ile (ne denli farkında olmasak ya da kabullenmesek de) kendi istediklerini yapıyor. Çok kez yapmakta da başarılı oluyor. Bazen de bu ruhsal savaşta Tanrı araya giriyor, elini uzatıyor. Gelişmeler de çoğu kez insanın işbirliğine bağlı. Nitekim İncil’de bir çok yerde İblis’in hilelerine karşı uyanık olmamız ve durmamız gerektiğini yazıyor.
Yakup 1:13 “Ayartılan kişi, ‘Tanrı beni ayartıyor’ demesin. Çünkü Tanrı kötülükle ayartılmadığı gibi kendisi de kimseyi ayartmaz.” Yoruma gerek var mı?
Tanrı elini yaratılıştan tamamen çekmiş değil. Ancak yukarıdaki örnek ayetler ve “Tanrı elini uzattı” ya da “Tanrı elini çekti” diyen bir çok ayet, her olayda O’nun parmağı olmadığını açıkça göstermiyor mu?
Kısacası anlatmak istediğim her olay Tanrı’nın isteği ya da kontrolünde değil.
Neyse bu bölüm biraz uzun oldu, sanırım toparlamak için üçüncü bir kısım gerekiyor .